KENTSEL DÖNÜŞÜM UZUN SÜREDİR HEM TÜRKİYE’NİN HEM DE BURSA’NIN GÜNDEMİNİ MEŞGUL EDİYOR. BİNALAR NASIL YENİLENECEK, VATANDAŞIN BU İŞTEN MENFAATİ YA DA ZARARI NE OLACAK? YÖNETİCİLERİN TAVRI NASIL OLMALI? TÜM BUNLARI VİZYON YAPI YÖNETİM KURULU BAŞKANI HAMZA AYGÜN İLE KONUŞTUK.
Hamza Bey merhaba. Okurlarımız için öncelikle kendinizden ve firmanızdan bahseder misiniz?
İsmim Hamza Aygün. 1976 yılında Gemlik’te doğdum. 11 Eylül İlköğretim Okulu’nu bitirdikten sonra Bursa Anadolu Lisesi’ne gittim. Uludağ Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun oldum. Doğma büyüme Gemlik’liyim. Biz burada doğduk, büyüdük ve karnımız burada doyuyor.
Vizyon Yapı olarak Gemlik’te ciddi işler yapıyoruz. Kentsel dönüşümü başlatan ilk firmayız. Yaptığımız uygulamalarda da Türkiye’de ilkleri barındırıyoruz. Örneğin bir parselde, birden fazla yapının olduğu yerde binayı yıkıp yeniden yapan ilk firmayız. Kentsel Dönüşüm Kredisi kullandıran ilk firmayız. Hem Kentsel Dönüşüm Kredisi kullandırıp hem de kira yardımı aldırabilen ilk ve tek firmayız. Gemlik’te üst üste üçüncü uygulamayı yapan tek firmayız. Bursa’dan, İstanbul’dan bize ulaşanlar oluyor ama biz doğduğumuz yerde çalışmak istiyoruz.
Gemlik’in Kentsel Dönüşüm uygulamaları açısından avantajları ya da dezavantajları neler?
Gemlik küçük bir yer. Çok kârlı bir yer değil. Sosyal donatı alanları az. Birkaç yer var. Özel sektörün de eksikliği nedeniyle güzel mekânlar yok.
Çok kaliteli evler yapıyoruz diyelim, Yalova ve Bursa arasında kaldığımız için satış rakamları açısından hak ettiğimiz değerin yarısındayız. Bunun nedeni de şehrin bu değerle doğru orantılı olmaması. 800 Bin Lira’ya satılan bir daire yapsak bile, bu parayı verecek insanın standartlarını Gemlik’te oluşturamıyorsunuz. Otoban, deniz uçağı, baraj gibi yatırımlar zamanla ve iyi planlanırsa inşaat sektörünü sürükler. Fakat Gemlik’te bir iletişim problemi olduğunu düşünüyorum. İktidarı, muhalefeti, yöneticileri anlamında sıkıntı var. Müteahhitlerin bir araya gelmesi ve ortak projeler üretebilmesi anlamında da sıkıntı var. Bu çözülmeden Gemlik’in hak ettiği yere ulaşması zaman alır.
Kentsel dönüşüm hâlâ yeterince netlik kazanmış bir kavram değil. İnsanların kafalarında soru işaretleri durmaya devam ediyor. Bu konuya biraz açıklık getirebilir misiniz?
Kentsel Dönüşüm denince Gemlik’te şu konuşuluyor, ben evimi vereceğim başka bir yere gideceğim, bu değil. Bizim şu anda yaptığımız projeler yerinde dönüşüm. Bu nedenle Gemlik’te Manastır bölgesini seçtik. Yeni planlanmış bir bölge olduğundan parseller içinde yeniden yaptığınızda yolları yeterli genişlikte daha kolay uygulamalar yapabiliyoruz. Ama Gemlik içinde aynısını yapamıyoruz. Neden? Yolların genişlemesi lazım. Otopark problemi var. Gemlik’in en eski yerleşim yeri Balıkpazarı Mahallesi’nde nefes alacak yer yok. Kat problemini konuşmuyorum bile. Yedi katlı, altı katlı, beş katlı binaları yıkıp üç buçuk katlı yapıyorsun. Aynı binayı yerine yapmamız lazım, bunun için Gemlik’in taşınması da konuşuluyor. Sahil bölgesinde oturanlar da başka bir yere mi gideceğim diyor. Vatandaş önünü göremiyor.
Bir diğeri de bilgi kirliliği. Gemlik’teki ilk uygulamalardan biri olan Günaydın Sitesi’nde bilgi kirliliği yaratan muhalif grup vardı. Onların yakın arkadaşlarından üç kişilik heyete daireleri gezdirdik. Projeyi gezdirirken, daireler ufak değilmiş, metrekareleri ufaltıyorlar, dediler. Sitede önceden 100 daireden 60 tanesi deniz görürken şimdi 124 daireden 118 tanesi deniz görüyor. Deniz görmeyen 6 daire de müteahhit firmaya kaldı. Eskiden deniz görmeyen 40 daireye daha deniz gösteriyoruz.
İstanbul gibi rantın yüksek olduğu yerlerde müteahhit firmalar vatandaşın 130 metrekare dairesini 110 metrekareye düşürüp fazladan daireler üretiyor sonra vatandaştan para almıyorlar. Bizde öyle değil, eski metrekare neyse aynısını istiyorlar. Vatandaşın gözü önündeki projeler hep para vermeden yaptıkları daireler ama Gemlik’te bu mümkün değil. Ancak şöyle olabilir, kişinin beş kat imarlı evi vardır, yıkıp müteahhide verdiğinde olabilir ama Manastır’a baktığınızda yalnızca bir kat ilave yapabiliyorsunuz. Vatandaşın üzerine bir miktar ödeme yapması gerekiyor ama lehine. Biz girmeden önce bölgede daireler 60 Bin Lira’ydı, şimdi 250, 300 Bin Lira. Yeniden yapım bedelleri 40 Bin ile 80 Bin arasında değişiyor. Para kısmını konuşuyoruz ama en önemlisi can güvenliği. Yasanın ortaya çıkış noktası da bu. İnsanların can güvenliğini kendi imkânlarıyla sağlayacağı bir dönüşüme girerse devlet kira yardımı da yapıyor. Faiz desteği de yapıyor. Birkaç kötü örnek var, Bursa’da Doğanbey, İstanbul’da Fikirtepe. Gemlik’te Günaydın Sitesi’ne sorunlu başladık ama hızlı devam ettik. Ondan önceki İbrahim Reis Sitesi’nde Türkiye rekoru kırdık. Riskli Yapı Tespiti yapıp teslim etmemiz arasında 11 ay var.
Vatandaşların yakındıkları konulardan biri de Kentsel Dönüşüm uygulaması sırasında farklı yerlerde ikamet etmek zorunda kalmaları.
Haklılar ama gülü seven dikenine katlanmalı. Evi depreme dayanıklı hale getirip ekonomik anlamda kazançlı çıkmak kolay değil. Şöyle yapılabilir, planlama iyi yapılsaydı devlet, belediye ya da özel sektör bu işe girecekse bir yere önceden 300, 500 daireli bir site yapsaydı, oraya taşınılsaydı olurdu.
Gemlik Belediye Başkanı Refik Yılmaz, yaklaşık bir yıl önce Gemlik’te deprem riski nedeniyle 50 Bin kişinin tabut üzerinde yaşadığını söyledi. Belediye Başkanı olarak böyle bir söylemde bulunmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bunu Refik Yılmaz söylemedi aslında, o dillendirdi. İstatistiklerin dediği bir şey bu. Ne yapıldı kısmı konuşulmalı. Ciddi anlamda iletişim problemi yaşıyoruz. Gemlik’te bir yapılanma içine girip Kentsel Dönüşüm’ü konuşmalıyız. Herkesin bir araya gelip Kentsel Dönüşüm konuşması lazım. Bunun içinde devlet olmalı, yerel yönetimler olmalı, sivil toplum kuruluşları olmalı, mesleki kuruluşlar olmalı.
Binalar gerçekten yorulmuş durumda, bırakın depremi, kendi kendine yıkılabilecek binalar var. Korkutmak için değil, önlem alınması için söylüyoruz. Çıkıp bir belediye başkanının böyle söylemesi çok yanlıştı. Ne yapıldı? Bu muydu hedef?
Sadece binanın değil şehrin güvenli hale getirilmesi lazım.
Gemlik’te iki tane fay var, ona uygun binalar oluşturmalı, ona uygun şehirler oluşturmalıyız. Bütün binaları yıkıp yeniden yapsak da doğru bir şey değil. Şehri iyi planlamalıyız. Bunu yerel yönetim yapacak ama kendi kafasına göre değil. Sonra Doğanbey gibi ucubeler çıkıyor ortaya.
İletişim problemine vurgu yaptınız. Önemli konularda iletişimsizlik nasıl ortaya çıkıyor? Buna ne neden oluyor?
Ben yaptım oldu mantığı yanlış. Gemlik belediye meclis toplantılarına girip baktığınızda, Refik Yılmaz diyor ki, biz iktidarız bizim sayımız bize yeter siz zaten bize iş yaptırmazsınız. Hayır, ben belediye meclis toplantılarına katıldığım dönemde gördüm ki oy birliği ile alınan bir çok karar var. Hani her şeye hayır mı diyorlar? Sizin her yaptığınız doğru mu? Kendi siyasi beklentileri doğrultusunda bakıyorlar. Kent Konseyi bile sahiplenilemedi. Birkaç aykırı isim olsaydı renk katardı. Nasıl başarılı olunacak? Oturalım konuşalım diyecek çağıracak bir otoriteye ihtiyaç var Gemlik’te. Birilerinin gittiği toplantılara gitmeyenler var. Siyasi partiler bir araya gelmeyi becerebilmeli. Cevher çok fazla ama işleyecek usta yok.
Geçen yıl ilçede oldukça ses getiren bir eylem gerçekleştirdiniz. İnşaatlardan artan hafriyatı belediyenin önüne dökecektiniz. Neden böyle bir eylem yaptınız?
6306 sayılı kanun çıkmıştı, belediye bizden hafriyat dökümünde ücret almayacaktı. Önce tamam dediler. Ücretsiz fişler aldık. Sonra bir anda belediye para alacağım dedi. Kanun değişmedi, ben Gemlik Müteahhitler Derneği başkanıydım o zaman, üyeler bana belediyenin para talep ettiğini söyledi. Üyelere, belediyeye dilekçe verin, bana da getirin, ben de takip edeyim dedim. Hiç biri dilekçe vermedi tabi belediyeye. Dernek olarak belediyeye bir yazı yazdık, kanun kapsamında ücret alınmamakta olduğunu, dernek üyelerinden ücret talep edildiğine dair şikâyetler geldiğini, bir değişiklik varsa tarafımıza bildirilmesini, yoksa kanunun uygulanmasını söyledik. Belediye para almıyoruz diye cevap verdi. Ticaret Odası üzerinden de bir dilekçe verdik, oraya da ücret alınmamaktadır diye yazı verdiler ama döküm sahasına gidiyoruz, elimizde izin belgesi var döküm yaptırmıyorlar.
Seçimden sonra gittik yine almıyorlar döküm sahasına. Bu işi yaptırmıyorsanız bir yazı verin, ona göre hareket edelim dedik. Başkan Yardımcılarını arıyoruz, telefona çıkmıyorlar, Başkanı soruyoruz, yerinde yok diyorlar. Yazılı olarak her şey bizim lehimize ama uygulamada para isteniyor. Belediyeye çıktık. Para yatırırsan dökebilirsin dediler. Neye istinaden bunu söylüyorsunuz bir yazı verin, biz de parayı ödeyelim dedim, onu da vermediler. Artık ses getirmemiz gerekti. Çağırdık hafriyat kamyonlarını. Dedik ki, ya bizim bu meselemizi çözün ya da bizim için döküm sahası Gemlik Belediyesi’nin önüdür!
İlçe Emniyet Müdürümüz aradı, yapmamamızı rica etti. Dökmedik ama o eylemden sonra kanun değişene kadar ücretsiz döküm yapıldı.
Saadet Partisi’nde Gemlik Belediye Meclis Üyeliği adayı ve Bursa milletvekili adayı oldunuz. Siyasette geleceğe yönelik planlarınız var mı?
Gemlik Ticaret Odası üyesiyim. Gittiğimde parti rozetimi çıkarıyorum. Siyaseti ve ticareti karıştırmıyorum. Siyasi kimliğimiz var. Adaylıklarım oldu. İnsanlar belki ayırmıyor ama bulunduğumuz yerin gerekleri neyse onu yapmaya çalışıyoruz. Müteahhitler Derneği Başkanı’yken de siyaset yapmadık hatta yapmadığımız için eleştirildik de.
Bu ülkede yönetime yön veren siyaset. Yönetimin de yanlış olduğunu düşünüyoruz. Komşularla sıfır problem diye orta çıkanlar şimdi sıfır komşu diyor. Çözüm sürecinin ülkeyi bu noktaya getireceğini yıllar önce söyledik. Geldiğimiz nokta, her gün şehit ve önlenemiyor. Değil 400, 550 milletvekili bile versen çözülemeyeceği ortada. Yürütülen politika yanlış. Ekonomi büyümüyor. Türkiye Cumhuriyeti Tarihi’nin ortalama büyüme rakamı %5, 14 yıllık AK Parti hükümetlerinin büyüme oranı %4.74. Türkiye ortalamasının altında kalmış ekonomi modelleri.
%0.7 oy almış Saadet Partisi’nde siyaset yapıyoruz. Derdimiz makama gelmek, milletvekili olmak, belediye başkanı olmak değil. Biz bir fikrin peşindeyiz. AK Parti’nin, CHP’nin, MHP’nin alternatifi olarak değil, zalim ekonomik düzenin karşısında siyaset yapıyoruz. Biz insanların çalışıp da emeğinin karşılığını alamadığı, devletin yol ve köprüden başka üretime geçemediği için işsizliğin yükseldiği, milli gelirde adaletin sağlanamadığı sistemi değiştirmek için siyaset yapıyoruz. Özetle Türkiye’nin madden ve manen kalkınmış, yaşanabilir bir ülke olması için siyaset yapıyoruz.
Geçmişte üç defa iktidara geldik. CHP ile koalisyon kurduk, hem ağır sanayi hamlelerini yaptık hem de Kıbrıs Barış Harekatı’nı düzenledik. Doğru Yol Partisi ile MHP ile koalisyon kurduk. En son DYP ile koalisyon kurulduğunda ülkenin ilk denk bütçesini kurduk. Bursa’da Ovaakça Termik Santrali yapıldı, özelleştirilen Gemlik Gübre Sanayii kuruldu. Sunğipek Ek Tesisleri yapıldı.
Coğrafyamızda Büyük İsrail Projesi var. Karışıklığın nedeni bu projenin hayata geçirilmesi için. Ülkemizin ekonomisinin ayağa kalkmamasının sebebi de bu. Siyasette iyi şekillendirme yapmak için haritayı iyi okumak lazım. Amerika ile İsrail ile Avrupa Birliği ile işbirliği yaparak terör çözülemez.
Bu ülke ayağa kalkmadan dünya düzeni değişmez. Siyaset bizim için madden ve manen kalkınmış bir ülke oluşturarak, ahiretimizi kazanmak için yapılan bir şeydir.